Yapay zekâ sigortacıların işlerini kolaylaştırsa da, sigortacıların yapay zekâ teknolojisini üretecek güçleri olmaması ve bu desteği dışarıdan almaları büyük bir risk oluşturuyor.
Banka ve sigorta şirketlerindeki çalışanların tamamının yapay zekâ ile yönlendirilen robotlarla değiştirildiğini düşünün. Kimseye maaş verilmediğini ve hiçbir çalışanın hasta olmadığını. Yapay zekâ ile şirketlerin işi her ne kadar kolaylaşacak gibi gözükse de gerçek o kadar da basit değil. G20 ekonomilerinin finansal düzenlemeleriyle ilgilenen uluslararası kuruluş Finansal İstikrar Kurulu (FSB), banka ve finans sektöründe çalışanların makinelerle değiştirilmesinin, düzenleyicilerin kontrolünün ötesinde bulunan teknoloji şirketlerine bağımlılık yaratacağını, bunun da büyük riskler doğuracağını söylüyor.
YENİ KURALLARA İHTİYAÇ DUYULABİLİR
FSB tarafından yapılan açıklama, yapay zekâ ve makine öğreniminin ortaya çıkabilecek risklere karşı muntazam bir şekilde gözetlenmesi gerektiğini savunuyor. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi, müşterilerin kredi durumunun değerlendirilmesi, verinin işlenmesi, sigorta sözleşmelerine değer biçilmesi ve pazarlardaki kârlı segmentlerin belirlenmesi gibi konularda geleneksel yöntemlerin yerini alan teknolojiler arasında yer alıyor. Bu teknolojiler için uluslararası belirlenmiş standartlar olmasa da FSB, yeni kurallara kısa bir süre içinde ihtiyaç duyabileceğimizi söylüyor.
Diğer taraftan, yeni bir teknoloji olduğu için artan yapay zekâ kullanımı hakkında güvenilir bir veri henüz bulunmuyor. Bu durum da düzenleyici kurumların, pazar ve finans kuruluşları arasındaki yeni ve beklenmeyen bağların etkisini saptamasını son derece zorlaştırıyor. Örnek olarak; yapay zekâ kredi skorlarını otomatize ederek verilen kredilerin sürdürülemez bir boyuta gelmesine neden olabilir. Aynı zamanda, yapay zekâ doğru kullanıldığı takdirde finans dünyası için gelecek vaat etse de yapay zekâ kullanımının artması, sigorta ve bankacılık şirketlerinin yapay zekâ teknolojilerinde uzmanlaşan az sayıda şirketin insafına kalması anlamına gelebilir.
Yapay zekâ kullanımının hızlı bir şekilde artmasıyla beraber, dışarıdaki teknoloji oyuncuları finans sektörü üzerinde söz sahibi olabilir. Bu da, sektörde büyük önem sahibi olan bazı oyuncuların, sektördeki düzenlemelerin erişimi dışında olması anlamına geliyor. Büyük yapay zekâ şirketlerinden birinin iflas etmesi durumunda, çok sayıda büyük finansal kuruluş operasyonel süreçlerinde çıkmaza girebilir. Yapay zekânın “kritik önemdeki” süreçlerde kullanılıyor olması halinde ise iş yapamaz bir duruma sürüklenebilirler.
Ayrıca, kötü bir şekilde sonuçlanan finansal kararları kimin aldığını takip etmek de yapay zekâ kullanımının artışıyla beraber zorlaşıyor. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi bazlı yanlış bir karar alınırsa ve bu kararın negatif sonuçları olursa, sorumluluğun kimde olduğunu bulmak hiç de kolay olmayabilir.
HIZA AYAK UYDURMAK
Teknolojik gelişmeyi belirli standartlara ve düzenlemelere bağlamaktaki bir diğer zorluk ise teknolojinin kurallardan çok daha hızlı bir şekilde gelişmesi. Finansal sektörü tamamen dönüştürmesi beklenen yapay zekâ uygulamalarını denetleyecek kuralları şimdiden koymak son derece zor.
Hıza örnek vermek gerekirse;
Diğer taraftan, düzenleyici kurumlar da yapay zekâ uygulamalarını kullanıyor. Kurumlar bu uygulamalar ile para aklama ve sigorta suistimallerini tespit edebiliyor. Günün sonunda, yapay zekâ finans sektöründe işletim masraflarının azaltılması, kârlılığın artırılması ve müşteriler için sunulan seçeneklerin genişletilmesi konusunda yardım ederken, yapay zekâ uygulamalarındaki verinin güvenliği konusu ise düzenleyicileri endişelendiriyor.