Zorunlu BES beklentiyi karşılayacak mı?

Türkiye’de Ekim 2003 ortaya çıkan bireysel emeklilik sistemi (BES), 1 Ocak 2017 itibariyle yeni bir döneme başlıyor. 2013 yılında yüzde 25’lik devlet katkısı uygulamasıyla “BES 3.0” olarak adlandırılan sistem, otomatik katılımla BES 4.0’a yükseliyor. BES şirketlerinin uzun süredir beklediği ve iki yıl önce pilot uygulamasını gerçekleştirdiği otomatik katılım ile Türkiye’de yüzde 14’lerde bulunan tasarruf oranlarının yüzde 17’lere yükselmesi öngörülüyor.
 
Yaklaşık dört yıl önce yüzde 12 ile tarihin en düşük seviyesine gerileyen tasarruf oranlarının artırılması için hükümetin aldığı bir dizi önlem arasında yüzde 25’lik devlet katkısı uygulaması da bulunuyordu. Şu anda devlet katkısı ile her yıl 1 milyon yeni kişi sisteme katılıyor. BES 4.0 ile bir yıl içinde katılımcı sayısının bir anda ikiye katlanması fon tutarının da hızla artması öngörülüyor. Sistemde 12 Ağustos itibariyle 6 milyon 661 bini aşkın katılımcı, 49,7 milyar TL fon, 6,6 milyar TL devlet katkısı bulunuyor.
 
“Emeklilik dönemindeki tamamlayıcı gelir eksikliğinin giderilmesi, hali hazırda düşük seviyelerde olan yurt içi tasarruf oranının artırılması ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme modelinin hayata geçirilebilmesi için ikinci basamak işyeri bazlı otomatik katılım esaslı emeklilik programlarının faaliyete başlamasının kritik bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz” diyen Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan, BES’in 2003 yılından bu yana bireysel nitelikli katılımcılarla büyümesini sürdürdüğünü hatırlatıyor. Erkan’a göre, otomatik katılım tasarruf oranlarının artışının yanı sıra ekonomiye de önemli katkılar sağlayacak.
 
TÜİK verilerine göre, Mayıs 2016 itibariyle Türkiye’de 27 milyon 430 bin çalışan bulunuyor. Meclis’ten geçerek yasalaşan düzenlemeye göre, BES 45 yaş altı çalışanlar için zorunlu olacak. Buna göre, uygulama yaklaşık 13 milyon çalışanı ilgilendiriyor. Çalışanların maaşlarının yüzde üçü her ay katkı payı olarak sisteme aktarılacak. Buna göre, asgari ücret alan bir kişinin maaşından yaklaşık 40 TL, SGK tavanı üzerinden ücret alanlardan ise 325 TL civarında kesinti yapılacak. Ancak, çalışanlar daha yüksek bir tutarda prim ödemeyi de talep edebilecek. Sisteme dahil edilen çalışanlar iki ay içinde sözleşmeden vazgeçme hakkına sahip. Bu durumda, ödenen katkı payları çalışana iade ediliyor. Çalışan adına BES hesabına ödenen katkı payları üzerinden devlet katkısı da sağlanacak. Ayrıca, sisteme girişte bir defaya mahsus olmak üzere bin TL devlet katkısı verilecek. Devlet katkısının sisteme girişlerde önemli bir motivasyon olduğu biliniyor. Bir kez de olsa bin TL’lik bir katkının, çalışanların sistemden çıkışları için caydırıcı olması bekleniyor. Çalışanlar emeklilik hakkını elde ettiğinde, en az 10 yıl boyunca ödediği birikimi toplu olarak alacak. Ancak, kişiler bu birikimlerini yıllık gelir sigortasında değerlendirilmesini talep ettiklerinde ise birikimin yüzde 5’i karşılığında ek devlet katkısı ödemesi yapılacak. Emeklilik şirketleri, fon işletim gideri kesintisi dışında başka bir kesinti yapmayacak.
 
Öte yandan, uygulama detaylarının yılbaşına kadar çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenmesi bekleniyor. Örneğin, zaten BES poliçesi olan bir kişi ikinci kez ödeme yapmak istemediğinde hangi poliçeyi tercih edecek? Mevcut işveren katkılı poliçeler nasıl devam edecek? Ayrıca, uygulama kaç çalışanı bulunan şirketlerle başlayacak? Çalışanlar işten ayrıldığında ve başka bir şirkete geçtiğinde emeklilik poliçesi de taşınacak mı? Bunların yanıtları yönetmelikler ve uygulamalar sonucunda ortaya çıkacak sorunlara çözümlerle netleşecek.
 
ASGARİ ÜCRET YÜKÜ MÜ ENGELLEDİ?
 
Sistemin başarılı dünya uygulamalarında çalışan sayısına göre kademeli bir geçiş yapıldığı görülüyor. Hazine’nin ve emeklilik şirketlerinin bundan iki-üç yıl önce yerinde inceledikleri İngiltere uygulaması bu şekilde başlamış. İngiltere’de Ekim 2012’de 250 ve üzeri çalışanın bulunduğu işyerlerinde uygulanmaya başlayan sistemin Nisan 2017’ye kadar kademeli olarak tüm işyerlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi öngörülüyor. Ancak, İngiltere uygulamasında işveren katkısı olduğuna dikkat çekmek gerekiyor. Başlangıçta yüzde 1 olarak belirlenen işveren katkısının 2018 yılında yüzde 3’e çıkması planlanıyor. İngiltere’de sistemden çıkma oranlarının ise yüzde 9-10 seviyesinde olduğu belirtiliyor.
 
2007 yılında zorunlu işveren katkısı ile Yeni Zelanda’da başlayan uygulamada, bireysel emeklilik penetrasyon oranı yüzde 15,8’den yüzde 73’e yükselmiş. İşveren katkısı olmadan BES uygulaması başlatan İtalya ise 2007 yılında zorunlu işveren katkısına geçmiş. Böylece, yüzde 8 olan penetrasyon oranı da yüzde 16’ya yükselmiş. Türkiye’de de otomatik katılımın işveren katkısıyla başlaması öngörülüyordu. Ancak, asgari ücret artışının işverenlere önemli bir yük getirdiği görülünce işveren katkısı olmadan başlatılıyor. Ama sektör yetkilileri, önümüzdeki dönemde işveren katkısının da getirileceği konusunda neredeyse görüş birliği içinde.
 
Çalışanları adına BES’e katkı payı ödemesi gerçekleştiren işverenlerin cazip vergi avantajı bulunuyor. Bu avantajların işverenler tarafından yeterince bilinmediği görülüyor. İşverenler çalışanları adına ödedikleri bireysel emeklilik katkı paylarını kurumlar vergisi matrahından düşebiliyor. Üst sınır, çalışanın brüt kazancının yüzde 15’i ve yıllık asgari ücretin toplam tutarı oranında. Bunun yanı sıra işverenler tarafından çalışanları adına BES’e ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin yüzde 30'unu geçmeyen katkı payı tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmuyor. Çalışanı adına ödeme yapan şirketlerde işyeri verimliliği, çalışan motivasyonu ve çalışan devamlılığında önemli artışlar olduğu biliniyor. BES poliçeleri, sağlık ve ferdi kaza sigortasında olduğu gibi şirketlerin istedikleri kalite ve başarıdaki çalışanları bünyelerinde tutabilmelerini de sağlıyor. Şu anda sistemdeki işveren katkılı grup emeklilik sözleşmelerinin payı yüzde 6,7 oranında. Bu oranın otomatik katılımla birlikte çalışan bilincinin artmasıyla daha yüksek oranlara çıkması öngörülüyor.
 
ÇALIŞAN SAYISINA GÖRE KADEMELİ GEÇİŞ…
 
Otomatik katılıma dahil olacak şirketlerin çalışan sayısının büyüklüğünün önemli olduğuna dikkat çeken Uğur Erkan, çalışan sayısının büyüklüğüne göre kademeli bir geçiş olması gerektiğini söylüyor. Örneğin, 2017 yılında 250 ve üzeri çalışanı bulunan şirketlerin, 2018 yılında ise 100 çalışanı ve üzeri bulunan şirketlerin sisteme dahil olması gibi… Erkan böylece, kendilerinin uygulamanın eksiklerini daha iyi analiz edebileceklerini söylüyor. Emeklilik şirketlerinin otomatik katılımla ilgili olarak çok hızlı bir şekilde hazırlıklarına devam ettiğini belirten AvivaSa CEO’su Meral Eredenk de kademeli geçiş olması gerektiğini düşünüyor. Türkiye’de 250 ve üzeri çalışanı bulunan şirket sayısının 4 bin 700 olduğu belirtiliyor. 100 kişi ve üzeri çalışan sayısı bulunan şirket sayısının 10 bin 600, 50 kişi ve üzeri çalışanı olan şirket sayısının ise 500 bini aştığı kaydediliyor. Bu nedenle şirketler her ne kadar uygulamaya hazır olsa da kademeli bir geçiş olmazsa iş yükleri oldukça fazla artacak.
 
Yaklaşık iki yıl önce otomatik katılımın pilot uygulamasını gerçekleştiren şirketlerden biri olduklarını hatırlatan Vakıf Emeklilik Genel Müdürü Özgür Obalı da, otomatik katılıma hazır olduklarını söylüyor. Obalı, yeni uygulamanın sadece sektör için değil ekonomi için de önemli etkileri olacağına dikkati çekerek şu değerlendirmede bulunuyor:
 
“Yüzde 25’lik devlet katkısı bireysel emeklilik sektörüne son yıllarda önemli bir ivme kazandırdı. Otomatik katılım da sektöre ikinci bir ivme getirecek. Çalışanlar için önemli avantajlar sunan sistem, Türkiye’deki tasarruf açığının kapatılması, ekonomiye uzun vadeli kaynak sağlanması ve bu kaynakların ekonomideki volatiliteyi engelleyici bir stabilizatör görevi yapacaktır.” Yapılan hesaplamalara göre, otomatik BES’e katılan asgari ücretli bir çalışan yılda 600 TL’lik katkı payı ödeyecek. Buna karşılık 150 TL devlet katkısı ile bin TL’lik ek devlet katkısı alacak. Bu kişi sisteme bir yılda 600 TL yatırmasına rağmen, hesabında getiriyle birlikte bin 750 TL birikimi bulunacak. Obalı, bunun oldukça önemli bir teşvik olacağına dikkati çekiyor. Şirket olarak 25 yıllık bir geçmişleri olduğunu hatırlatan Özgür Obalı, “Sektördeki deneyimimizle öncü olma misyonumuzu devam ettireceğiz. 2023 yılında da bu başarımızı sürdürerek sektörde yüzde 10 pazar payına ulaşmayı hedefliyoruz” diyor.
 
BES’in 45 yaş altı tüm çalışanlar için zorunlu hale getirilmesinin emeklilik şirketlerini heyecanlandırdığı görülüyor. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oldukça düşük bir penetrasyon oranına sahip olan sektörün, çalışanların emeklilik dönemlerinde yaşayacakları gelir eksikliğine ilaç olması bekleniyor. Sistemde birikecek fonlar ise Türkiye’nin cari açığının azaltılmasında önemli ayaklardan biri olacak. Otomatik katılımla birlikte BES fonlarında 2023 yılında 300 milyar TL birikime ulaşılması öngörülüyor. Öte yandan, şimdilik rafa kalkan kıdem tazminatlarının da BES’e aktarılması gündeme gelir ve uygulama başlarsa fon tutarının 400 milyar TL’yi aşacağı ifade ediliyor.
 
KÂRLILIK ŞİRKETLERİ DÜŞÜNDÜRÜYOR
 
Sektör yetkilileri, bireysel emeklilik sektörünün otomatik katılımla yeni bir ivme kazanacağını dile getirse de kârlılık konusunda endişeleri artmış durumda. Çünkü, sadece bireysel emeklilik faaliyetiyle bir şirketin kâra geçmesi yaklaşık 10 yılı buluyor. 13 yıldır faaliyette bulunan sektörde, şirketlerin kârlılık konusunda bekleneni vermediği de bilinen bir gerçek. Şirketlerin kârı hayat sigortalarındaki faaliyetlerinden sağladığı biliniyor. Bu nedenle, otomatik katılım aslında şirketlerin kârlılık sürelerini uzatacak. Çünkü, şirketlerin en önemli gelir kalemleri olan yönetim gider kesintisi, giriş aidatı gibi kesintiler otomatik katılımda olmayacak. Sadece fon işletim kesintisi yapabilecekler. Bu durum şirketleri kaygılandırıyor.
 
Sektörde şu anda 19 şirket bulunuyor. Ancak, bunların dördünün BES poliçesi kesmediği mevcut müşterilerine yükümlülüklerini yerine getirdikleri ve sadece hayat sigortasına yöneldikleri biliniyor. Otomatik BES’le birlikte bu tür şirket sayısında azalma olup olmadığını da önümüzdeki dönemde göreceğiz.
 
BES FONLARINDAN 10 YILDA YÜZDE 168 GETİRİ
 
Otomatik katılımda katkı paylarının ilk etapta likit fonlarda değerlendirilmesi düşünülüyor. Çalışanlar, sistemde kalmaya karar verdikten sonra isteğine göre, parası başka fonlarda değerlendirilecek. BES fonlarının getirilerinin önümüzdeki dönemde daha da önem kazanacağı görünüyor. BES’te uzun vadeli tasarruf yaklaşımının ön planda olduğuna dikkat çeken Meral Eredenk şunları söylüyor: “Uzun vadeli bakış açısıyla BES katılımcılarının enflasyonun oldukça üzerinde bir reel getiri performansına ulaştığı görülüyor. Emeklilik fonları büyük ölçüde Türk sermaye piyasalarında bulunan yatırım enstrümanlarına yatırım yapıyor. 2015, hisse piyasasının yüzde 16 gerilediği ve artan enflasyona bağlı olarak faiz oranlarının yaklaşık 3 puan yükselerek yüzde 11’e geldiği bir dönem oldu. Dolayısıyla büyük ağırlıkla bu enstrümanlara yatırım yapan emeklilik fonlarının getirileri 2015’te kuvvetli olamadı; ancak bu geçici bir durumdu. Örneğin Temmuz 2016 sonu itibariyle, geçtiğimiz 10 yıllık dönemde emeklilik sektöründe ortalama bir katılımcı yüzde 168 getiri sağladı. Aynı dönemde enflasyon oranı yüzde 118 oldu. Ortalama bir emeklilik sektörü katılımcısı dönem enflasyonunun yaklaşık 51 puan üzerinde bir performans sağladı.”
 
Eredenk, 12 yıllık bir dönemde BES fonlarının yüzde 280 getiri sağladığına dikkat çekiyor. Eredenk, “Aynı dönemde ortalama hane halkı yatırım getirisi yüzde 240 ve dönem enflasyonu yüzde 159 oldu. Bireysel emeklilik sektörü katılımcısına kuvvetli bir reel getiri sundu” diyor.

ÜYE SİGORTA ACENTELERİ

SEKTÖREL HABERLER

   Tümü