Geçtiğimiz günlerde açıklanan ve 2018-2020 arası dönemi kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP), sigorta sistemiyle ilgili de öncelikler yer aldı. Bu kapsamda bireysel emeklilik sistemi (BES), alacak ve kefalet sigortalarıyla ilgili hedefler açıklandı. Ayrıca yine geçtiğimiz günlerde TBMM’ye sunulan torba yasada ise kefalet sigortasıyla ilgili düzenlemeye yer verildi. Sigorta sektörüyle ilgili olarak OVP’de yer alan hedefler özetle şöyle:
•Ticari bir alacağın ödenmemesine bağlı olarak ortaya çıkabilecek kayıpların tazmin edilmesine hizmet eden “alacak sigortası” yaygınlaştırılacak.
• KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak üzere banka teminat mektubu yerine “Kefalet Sigortası” kullanılabilmesine imkan sağlayacak bir düzenleme yapılacak.
• Bu konuda TBMM’ye sunulan torba yasadaki ilgili madde ise şöyle: Kefalet sigotası kapsamında düzenlenen kefalet senetleri de teminat mektubu olarak kabul edilecek.
• Eximbank tarafından ihracat kredi sigorta uygulaması yaygınlaştırılacak ve ihracatçıların ticari bankalardan daha fazla kaynak elde etmelerine imkan sağlanacak.
• Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) gözden geçirilecek ve kapsamı genişletilip sistemden erken ayrılmamayı teşvik edici düzenleme yapılarak katılımcı sayısı artırılacak.
• Katılım sigortacılığının geliştirilmesine yönelik mevzuat hayata geçirilecek.
Krediye erişim zorlaşıyor
Alacak ve kefalet sigortalarıyla ilgili OVP’de yer alan hedeflere ilişkin DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Coface Türkiye Genel Müdürü Emre Özer, global olarak bakıldığında ticaretin boyutları, çalışma prensipleri ve rekabet şeklinin hızla değiştiğini vurgulayarak, “Bizim firmalarımızın da finansman yaratabilmek ve ticaretlerini büyütebil- Yeni OVP ile sigorta sektörüne yönelik yeni hedefler de belirlendi. Coface Türkiye Genel Müdürü Emre Özer, kefalet sigortasıyla ilgili atılan adımların girişimlere yeni fırsatlar sunacağını belirtti. mek için bilgi ve güvenceye daha fazla önem veren bir kurumsallığı, tecrübelerine eklemek adına geç kalmayacaklarını düşünüyorum” dedi.
Bu konuda devletin teşvik etmesi ve bilgilendirmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Özer, şöyle devam etti: “Ben de banka teminat mektubunun bu gündemde, ticaretin yeni şekline uyum sağlayabilmek adına alternatif araçlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan bankalardaki firma limitlerinin müsaitliği firmanın asıl ihtiyacı olan işletme kredisi ya da yatırım kredisi gibi finansman türlerine erişimi üzerinde olumlu etkiye sahip. Teminat mektupları nedeni ile banka limitlerinin azalması ise firmaların nakdi kredilere erişimini zorlaştırıyor ve kendilerinden ek teminat ve performans kriterleri talep edilmesine neden oluyor. Banka teminat mektubu yerine kefalet sigortası kullanılması ise firmaların bankalar nezdindeki toplam kredi limitleri üzerinde bir baskı oluşturmadan aynı hizmeti sigorta şirketlerinden almasını sağlayacak. Bu şekilde firmalar limitlerini daha fazla ihtiyaç duydukları yatırım ve işletme kredileri kapsamında kullanabilecekler.”
Hazırlıklarımızı yapıyoruz
Türkiye’de kefalet sigortasının yaygınlaşması için genel şartlarda gerekli bazı değişikliklerin 2016 yılında yapıldığını da hatırlatan Özer, şu konuya dikkat çekti: “Bu değişikliklere ek olarak Amme alacakları kanununda ve kamu ihale kanununda da değişiklikler yapılarak kamu kurumlarının kefalet sigortasının banka teminat mektubu gibi bir teminat olarak kullanabilmesinin sağlanması gerekiyor. Kefalet sigortası alanında sahip olduğumuz 70 yılı aşkın uluslararası deneyim kapsamında, bu ürünü en kısa sürede Türkiye’de sunmak üzere gerekli hazırlık çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Bu kanun ve mevzuat değişiklilkleri ardından kefalet sigortası piyasasının hızla büyüyeceğine inanıyorum.”
Sincek: 'Katılım'da hız zamanı geldi
Katılım sigortacılığıyla ilgili çalışma usul ve esasları belirleyen yeni yönetmeliği yorumlayan ve “faizsiz sigortacılığın resmi sınırları çizilmiş oldu” diyen Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, artık kendileri için “hız yapma zamanı” geldiğini belirtti. Türkiye’de faiz hassasiyeti olan birey sayısının ciddi bir büyüklükte olduğunu da hatırlatan Sincek, şunları söyledi: Mevzuatla birlikte özellikle katılım sigortacılığında çalışan veya çalışmak isteyen sigorta şirketleri hem müşterilere sundukları ürün ve hizmetlerde hem şirket iç işleyişlerinde belirli bir standarda ulaşıyor. Bu alanda tüketici güveninin sağlanması ile Türkiye’de hayat sigorta üretiminin daha üst seviyelere çıkartılabilmesinin önü açılıyor. Ayrıca bu gelişmenin bu alanda yatırım yapmak isteyen yabancı sermayenin de ülkeye çekilmesi ve doğrudan sermaye girişini artırıcı bir etkisi de olacağı bekleniyor.”