Euler Hermes’in Genel Müdürü Özlem Özüner, şirketlerin ihaleye teminat verirken banka teminat mektubu yerine kefalet sigortası da kullanabilmesi tasarısına ilişkin olarak "Üstlenici teminat mektubunu bizden alırsa, bankadaki limitleri rahatlayacak. Biz, 100 milyon Euro civarında kefalet senedi verdik, hepsi de yurt dışındaki projeler içindi. Yurt içinde 400 milyar TL’lik teminat mektubu kullanımı var. Bu pastadan biz de pay alacağız” dedi.
Türkiye’de alacak sigortası pazarının önemli oyuncularından Euler Hermes’in Genel Müdürü Özlem Özüner, geçen yıl topladığı primden daha fazla tazminat ödeyen sektörde, bu yıl ödenen tazminat miktarının toplanan primin yarısı seviyesinde kaldığını dile getirdi. Özüner, bu durumda firmaların Kredi Garanti Fonu (KGF) ile nakde kavuşmalarının ve borçlarını ödemeye başlamalarının etkisi olduğunu belirtti.
Dünya gazetesinden Ahmet Usman‘ın haberine göre, alacak sigortası pazarının giderek büyüdüğüne dikkat çeken Özüner, “Çünkü bu hizmet şirketleri rekabette öne çıkarıyor, ihracatçıların yeni pazarlara girmesinde kolaylık sağlıyor. KGF de nakit krediler için benzer bir fonksiyonu yerine getiriyor. Bu yıl devlet KGF eliyle ticareti canlandırmaya gayret etti ve başarılı oldu. Örneğin geçen yıl bizim hasar-prim oranlarımız oldukça yüksekti, yüzde 100’ün üzerindeydi. Yani topladığımız primden daha fazla tazminat ödedik. Bu da sistemde bir tıkanma yarattı. Ama KGF ile oldukça toparlandı. KGF ile firmalar nakde kavuştular ve alacaklarını ödemeye başladılar. Bu yıl hasar prim oranını yüzde 50’lerde bekliyoruz” diye konuştu.
Türkiye’de alacak sigortası hizmetinin 8-10 yıllık geçmişi olduğunu belirten Özüner, “Müşterilerimize, ‘sizin alacaklarınızı biz halledelim, siz de şirket stratejisine odaklanın’ diyoruz. Avrupa’da ve gelişmiş ekonomilerde bu enstrüman çok yaygın olarak kullanılıyor. Örneğin İspanya’da pazarın boyutu GSMH’nın binde 9’u dolayındayken, bizde binde 1 bile değil. Avrupa’da neredeyse her firma alacaklarını sigorta ile yönetiyor. Kimse teminat mektubu, ipotek gibi işlemlere gerek duymuyor” dedi.
Piyasada ödenen tazminatlar duyuldukça firmaların sektöre ilgisinin arttığını anlatan Özlem Özüner, “Örneğin geçen sene çok sayıda firma tazminat aldı. Diğer firmalar araştırıyor ve arkasında alacak sigortasının olduğunu görüyor. Bize o şekilde gelen çok oldu. Geçen sene topladığımız primin üzerinde tazminat ödedik. Tek kalemde yaptığımız en büyük ödeme 10 milyon dolardı. Tabi bunun tahsilatı için uğraşıyoruz ama Türkiye’de tahsilat başarısı çok yüksek değil. Katastrof riskleri de sigortalıyoruz. Bu alacak riski için 1 milyon TL prim almıştık. Geçen sene tüm sektör zarar etti. Bizim işimizde bazı yıllar böyle olması normaldir. Çünkü makro ekonomi ile birebir ilintilidir. Bu yıl daha karlı gidiyor” diye konuştu.
ALACAK SİGORTASI İHRACATA YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
İhracatta çok ciddi katma değer sağladıklarını vurgulayan Özüner, “Özellikle ihracata yeni başlayan firmalar cesaretsiz oluyor. ‘Karşı taraf acaba öder mi’ diye düşünüyor. Önce peşin satıyor. Biraz müşteriyi tanıdıktan sonra bu sisteme girerse, yurt dışındaki alıcıyı da takip etmeye başlıyoruz. İhracatta herhangi bir kaza yapmadan büyümek çok değerli. Özellikle yeni ihracata başladıysanız karşı tarafı çok iyi tanımanız lazım. O da bizim işimiz” dedi.
“28 MİLYAR DOLARLIK RİSK TAŞIYORUZ”
Euler Hermes olarak Türkiye’de yaklaşık 28 milyar TL’lik risk taşıdıklarını dile getiren Özüner, “Bütün alıcıların üzerindeki verdiğimiz bu teminat tutarı orta ölçekli bir bankanınkine eşit. Türkiye’deki büyük kurumlar bu sigortayı çoktandır yapıyor. Orta ölçeklilerde de yol alındı. Şimdi büyük KOBİ’ler de bu sistemi anlamaya ve kullanmaya başladı. Benim tahminim pazarın toplam teminat büyüklüğünün 40 milyar TL dolayında olduğu. Şirketler bu ürünü kullandıkça ve cirolarını büyüten etkisini gördükçe vazgeçmiyorlar. Euler Hermes 115 yıllık bir şirket. Türkiye’de ilk poliçemizi 2011’de kestik. Şu an 250 müşterimiz, onların altında 30 bine yakın alıcı riski var. Bunları her gün takip ediyoruz” diye konuştu.
“FİNANSAL BİLGİLERE ULAŞIM SIKINTILI”
Pazarda en önemli sıkıntıyı firmaların finansal bilgilerine erişim konusunda yaşadıklarına dikkat çeken Özüner, “Bir firmayı değerlendirirken onun bilanço ve gelir tablosuna ihtiyaç duyuyoruz. Bunlar bankalara bunlar ibraz ediliyor, üstelik teminat veriliyor. Biz teminatsız riskinizi alacağız diyoruz ama paylaşmak istemiyorlar. Daha o bilinç oluşmadı. Alacak sigortasını en aktif olarak gıda sektörü kullanıyor. Üretici firmalar hipermarketlere, daha küçük zincirlere, hatta bakkala kadar alacaklarını sigortalatabiliyorlar. Tüm zincir sigortalı olunca, herkes ödemesini zamanında yapıyor. Tabi biz de her müşteriyle sigorta yapmak istemiyoruz. Bazı müşteriler nasıl olsa sigortam var diye gözü kapalı satış yapıyor. Onun da kafasında risk düşüncesi olmalı. Sırtını tamamen sigortaya dayamış müşterilerden çıktık. Poliçelerini yenilemedik, rakiplerimiz de benzer bir yol izledi.
Pazarda bir küçülme oldu. Sektörün büyüme hızı geçtiğimiz yıllarda yüzde 30-40 dolayındaydı. Geçen sene yoğun hasarlardan dolayı durduk. Bu sene yüzde 10-15 dolayında büyüme bekliyoruz. Yeni kazandığımız müşteriler, partner yaklaşımında olanlar. Onlardan da hiç hasar gelmedi. Anlıyoruz ki daha kaliteli bir portföye gelmişiz” dedi.
“FİRMALAR ALACAKLARINI BANKALARA TEMİNAT GÖSTEREBİLSİN”
Avrupa’da işadamlarının alacak sigortası poliçesiyle bankalardan fon alabildiklerini vurgulayan Özüner, “Türkiye’de bankalarda henüz bu bilinç yok. Geleneksel yöntemlerle gidiyorlar. BBDK ve Hazine Müsteşarlığı alacak sigortasının yaygınlaşması için bir proje başlattı. Bankalar bu ürünü nasıl teminat olarak görür, nasıl kendi programlarına koyabilir diye konuşuyoruz. Bunu hayata geçirebilirsek müşterimizi nakit krediye ulaştıracak rolümüz de olur. Çünkü verdiğimiz garanti ile şüpheli bir alacağı bir anlamda işletme sermayesine dönüştürüyoruz” diye konuştu.
“KEFALET SİGORTASI İÇİN TORBA YASAYI BEKLİYORUZ”
Geçen yıl ikinci bir ürün olarak kefalet sigortasını da hizmete sunduklarını belirten Özüner, “Bu, bankalardaki teminat mektubunun birebir karşılığı. Şu an pazarda çok hızlı büyüyor. Daha çok özel sektör altyapı projelerinde, taahhüt sektöründe ihalelere girişte teminat mektubu yerine kefalet senedimiz de sunulabiliyor. Kamu kuruluşlarında sunulabilmesi için ise yeni bir düzenleme gerekiyor. Çünkü ilgili yasada sadece ‘banka teminat mektubu’ ibaresi var. Torba yasada bu düzenlemeye yönelik, ‘bütün kamu kuruluşlarında kefalet senedi banka teminat mektubu ile birebir görülecektir’ ibaresi ekleniyor. Mecliste görülen tasarının geçmesi halinde kamu ihaleleri, altyapı projelerine biz de teminat mektubu verebileceğiz. Üstlenici teminat mektubunu bizden alırsa, bankadaki limitleri rahatlayacak. Biz, 100 milyon Euro civarında kefalet senedi verdik, hepsi de yurt dışındaki projeler içindi. Yurt içinde 400 milyar TL’lik teminat mektubu kullanımı var. Bu pastadan biz de pay alacağız” dedi.